Öncelikle, İslami ve milli bir çizgide, Allah rızasını kazanma, ümmete hizmet etme uğrunda ömrünü sonlandıran merhum Erbakan’a Allah’tan rahmet dileriz.
Aynı hedefler uğrunda mücadelesini sürdüren Erdoğan’a da Allah’tan muvaffakiyet, başarı ve hayırlı, uzun ömürler temenni ederiz.
Bir tartışmadır sürüp gidiyor. Merhum Erbakan’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında söylediği ağır sözler; söyledi mi, söylemedi mi, kastı şöyleydi böyleydi… Uzayıp gidiyor.
Hemen belirtelim ki, Erbakan Hoca’ nın ülke ve ümmet için yaptıkları inkar edilemez bir gerçektir. Sevabı ebedi mekanına gitmiştir inşallah.
Bunun yanında, haşa bir peygamber değildi. Hata, yanlış yapması, yanlış karar alması , isabetsiz konuşması ; bir beşer olması nedeniyle elbette mümkün ve doğaldır.
Her zaman yaptığımız bir hatanın tekrarlandığını görüyoruz: Bir beşerin, insanın sözünü, davranışını tek gerçek, yegane doğru, hatta dini bir delil miş gibi benimsemek, savunmak fanatik, cahilce, militanca bir tutumdur.
Sahabeler, İslam alimleri, mezhep imamları, İslami devlet yöneticileri, ya savaşmışlar, ya fırkalara ayrılmışlar, ya birbirlerine hakaret etmişlerdir. Hatta birbirini tekfir bile etmişlerdir.
Hz, Ayşe (ranha), Hz, Talha (ra), Zübeyr (ra) bir safta, Haz Ali (ra) diğer safta savaş düzeni almışlardır. Sıffin ve Cemel vakalarında her iki taraftan çok sayıda can kayıpları olmuştur.
Ayrıca Muaviye(ra)’ nın aykırı çıkışı da bilinen bir gerçektir.
Ne yapıyoruz? Nasıl davranıyoruz? Hepsine rahmet okuyoruz, hürmet ve saygı gösteriyoruz. Aradaki ihtilafları ve mücadeleleri ilahi adalete havale ediyoruz.
Merhum Erbakan’ın yanlışlarını, hatalarını tutumlarını da eleştirmek, yanlış bulmak hakaret etmek değildir; insan olduğunu hatırlatmaktır.
Belki fıtrat gereği, birinde olan meziyet, üstünlük diğerinde yoktur ya da eksiktir.
Ürkeklik, dik duramamak, ilm-i siyaset eksikliği, Merhum’un bariz özelliği idi.
Kaddafi’nin yüzüne karşı hakaretlerine sessiz kalması, asker karşısında ürkek davranması, tabiri caizse yağ yakıp iltifatlar dizmesi, kendisine yakın gazeteciler yer bulamazken, düşman gazetecileri vip olarak ağırlaması bir kaç örnek olarak verilebilir.
Erdoğan hakkında ağır sözler söylediği bir gerçektir.Ak Parti’yi ABD kurdurdu, Tayyip CIA emrinde, Asker neden müdahale etmiyor , bir gün dizlerinizi döveceksiniz dediğini biliyoruz. Kazlıçeşme’de Ak Parti, Çağlayan’da Saadet Partisi mitingi varken ” Fatih’in evlatları burada, Bizans’ın uşakları orada” dediği zihinlere bir kor gibi kazınmıştır.
Dünya Lideri Erdoğan’a karşı aşırı muhalefeti ve eleştirisi; insanda nefis, hırs, otorite bağımlılığı, kıskançlık olabileceği gerçeğini hatırlatıyor.
Milli Görüşün yıllar boyu hedeflerinin% 90 oranında , Erdoğan’ın liderliğindeki Ak Parti tarafından gerçekleştirildiği ortadadır.
Ağır sanayi, milli silah, başörtüsü, inanç ve ibadet özgürlüğü, Genelkurmay Başkanının, Milli savunma Bakanına bağlanması, onurlu dış siyaset: hele Ayasofya’ nın açılması bunlardan bir kaçıdır.
Başta da dediğimiz gibi, İllaki Erdoğan’ın da hataları vardır. Her iki liderimizi bağrımıza bastık, dualar ettik yaptıkları ile, hata, kusurları ile.
Erbakan Hoca’nın konjonktüre bağlı söz ve davranışları ile, Tayyip Erdoğan’a vurmak İslam’la, insanlıkla, ahlakla, vicdanla bağdaşmaz.